Bebeğinizin Banyosu : Adım Adım Banyo

Yazar: Unknown Tarih: 02:56 Kategori: , , Yorum: (0)

Bebeğinizin Banyo Keyfi:

Bebeğinize düzenli olarak banyo yaptırmak, hem onun hassas cildinin temizliği için önemlidir, hem de bebeğinizle beraber geçireceğiniz keyifli bir zamandır. Dokunuşunuz ona güven verir ve ılık suda oynamak onu çok mutlu eder. Suya damlatacağınız az miktarda banyo yağı ise, bebeğinizin cildini nemli tutar. Ayrıca küçük bir gemi ya da ördek gibi bir oyuncak, banyoya eğlence katar.
Banyonun keyfini çıkartmak için hem bebeğiniz hem de siz, rahat olmalısınız. Şimdi baştan sona keyifli bir banyo için aklımızda tutmamız gereken ipuçlarına göz atalım.
Dikkat Edin!
  • Oda sıcaklığını 22- 24 derecede koruyun.
  • Banyodan sonra bebeğinizi sarmak için yumuşak ve ılık bir hvlu hazırlayın.
  • Bebeğinizin banyosunu, 36 - 37 derecede, yarıya kadar doldurun.
  • Bebeğinizi her zaman bir elinizle destekleyin.
  • Banyo sırasında bebeğinizi asla yalnız bırakmayın.
Adım Adım Banyo
1. Vücudun destekli olarak yıkanması: İki elinizle bebeği ters çevirin. Sırtını ve poposunu yıkamak için sol kolunuzla bebeğinizin karnını destekleyin ve elinizle baldırını tutun.
 Bebeğinizin Banyosu


2. Bebeğinizin hassas saçları: Bebeğinizin doğumundan sonraki birkaç gün saçını herhangi bir şampuan olmadan sadece suyla yıkayın. Daha sonra hassas gözlerine uygun bir şampuan kullanabilirsiniz.

 Bebeğinizin Banyosu

3. Banyo keyfinin sona ermesi: Bir elinizle bebeğinizin sırtını ve kolunu destekleyin. Diğer elinizle de poposundan tutarak size doğru çevirin. Şimdi bebeğinizi hazırlamış olduğunuz havluya sarabilirsiniz.

 Bebeğinizin Banyosu

Bebeğinizin Bezini Nasıl Değiştirmeli?

Yazar: Unknown Tarih: 02:51 Kategori: , , , Yorum: (0)

Bebeğin Bez Değişimi

Bebeğinizin Bezini Nasıl Değiştirmeli?

İlk birkaç hafta bebeğinizin bezini sık sık değiştirmeniz gerecek. Çünkü idrar torbası küçük olduğundan, ilk haftalarda altını sıklıkla ıslatacak. Uzun süre ıslak ya da pis bırakmamalısınız ki cildi zarar görmesin. En azından her öğünden sonra, sabahları uyandığında, gece beslenmesinden sonra ve gece uykusundan önce değiştirmeniz gerekir. Zaten bu bez değiştirmeler zamanla seyrekleşecek ve iki yaşına gelmeden tuvaletinin geldiğini kendisi anlayacak.
Bezi değiştirmek için,
  • Hijyen çok önemli! Zemine mutlaka temiz bir kumaş serin ve onu üzerine yatırın.
  • Kullanacağınız malzemeleri yanınızda hazır bulundurun.
  • Eski bezi yapışkan bantlarından çıkardıktan sonra altını ıslak pamuk, mendil ya da bezle (kız bebekler için bölgeyi önden arkaya doğru) iyice silin ve kurulayın.
  • Tahriş olmuşsa merhem sürün.
  • Yeni bezi bağlamak için bebeğinizi ayak bileklerinden poposunu havaya kaldırın ve bezi altına yerleştirin.
  • Bacaklarını indirin ve bezi bacaklarının arasıda geçirerek beline kadar çekin. (Erkek çocukların karnını ıslatmaması için penisini aşağıya doğru indirin.)
  • Yeniden bezlemeden önce pişik kremi sürün.
  • Bezi arkadan sarın ve yapışkan bantları açarak ön bölgeye yapıştırın. Üzerine oturmasına ve çok sıkı olmamasına özen gösterin.  Bebeğin Bez Değişimi








Pişik Olma İhtimali Nasıl Önlenir?

Bez değiştirme konusunda bilinmesi gereken bir şey daha… Pişik her bebekte oluşabiliyor. Hatta bazen bezleri yıkamak için kullandığınız deterjandan kaynaklanan tahrişe bağlı olabiliyor. Üç günden fazla süren pişikler ise mantar enfeksiyonları geliştirebiliyor.
Bebeğinizin pişik olmasını önlemek için,
  • Bezini sıklıkla değiştirin.
  • Özellikle kıvrımlı yerlerin ıslak ya da nemli olmamasına dikkat edin.
  • Temizleme losyonu ya da ıslak pamuk kullanarak temizleyin.
  • Bağlamadan önce bir süre havalandırın.
  • Pudra kullanmak yerine koruyucu bir pişik kremi sürün.
Bebeğiniz pişik olmuşsa,
  • Altını uzun süre havalandırın, ardından bezi çok sıkı bağlamayın.
  • Hiçbir şekilde naylon veya muşamba kilot kullanmayın.
  • Pudra kullanmak yerine koruyucu pişik kremi sürün.
  • Uzun süre devam ederse mutlaka doktorunuza başvurun.

 Alt Değiştirmede Dikkat Edilmesi Gerekenler:

  • Bebeğinizi temiz havluya yatırarak kirlenmiş bezi çıkartın.
  • Bebeğinizin cildi fazla hasas değilse, genital bölgeyi yukarıdan aşağıya doğru silin ve ılık suyla yıkayın.
  • Kız çocuklarında idrar çıkışı makada çok yakın olduğundan, dışkıdaki mikropların idrar yoluna bulaşıp idrar yolunda enfeksiyon yaratma riski daha fazladır. Bu nedenle özellikle kız çocuklarında silme işlemine özellikle dikkat edin.
  • Yıkadığınız bölgeyi tamamen kurulayın.
  • Cilt üzerine ince bir tabaka pişik kremi sürün.
  • Kakayı bebek beziyle topladıktan sonra uygun bir çöpe atın.

Yaz Mevsiminde Mutlu ve Sağlıklı Gelişen Çocuklar

Yazar: Unknown Tarih: 02:49 Kategori: , Yorum: (0)

Yaz Mevsiminde Mutlu ve Sağlıklı Gelişen Çocuklar

Büyüme sürecindeki çocukların enerjileri hiç bitmez, sürekli hareket etme ihtiyacı duyan çocukla baş edebilmek bazen anne babaları yorgun düşürebiliyor. Havaların ısınması ve yazın gelmesi ile birlikte enerjisini boşaltabileceği alanlar daha da çeşitlendiği için şanslısınız…
Anneler Günü Gün içinde bedeninde var olan enerjiyi boşaltabilen bir çocuk daha huzurlu , sakin ve size uyumlu olur. Yemek ve uyku sorunu yaşayan birçok çocukta rastladığımız bu enerjilerini yeteri kadar boşaltamıyor olmaları. Huysuzlanan ve anne babayla inatlaşan çocuklar da gün içinde karşılaştıkları “hayır” lar, “koşma” lar , “dur” lar sonucunda bedenlerinde var olan enerjiyi boşaltamıyor.

Çocukta var olan hareketlilik sağlıklı gelişimi için gereklidir. Özgürce koşması, tırmanması, engellerden atlaması, çeşitli boyutlardaki nesneleri kavraması, eğilmesi, rahat hareket edebileceği geniş alanlar psiko-motor gelişimini destekler .

Bu hareketleri özgürce yapabilen çocukların kendine güveni daha yüksek olur böylece duygusal gelişimi de desteklenir. Çocukta var olan bir gelişim alanının desteklenmesi için ona o alanını geliştireceği imkanlar vermelisiniz. Siz o imkanı vermezseniz o alanı gelişmeyecek veya gelişmekte gecikecektir. Birçok anne baba bu imkanı çocuğuna sunmadan bazı alanlarının gelişmesini bekliyor. Bu en çok gördüğümüz hatalardan biridir . Örneğin, çocuğunuzun kendine güvenmesi için kendi ihtiyaçlarını giderebilmeyi öğrenmesi gerekir, ayakkabısını giyme imkanını ona tanımazsanız ve siz giydirmeye devam ederseniz bu davranışı gerçekleştirmek yerine hep sizden bekleyecektir veya yanınızdan, kucağınızdan ayırmadığınız bir çocuğunuz varsa nasıl sosyalleşmesini bekleyebilirsiniz. Her yaşta çocuğunuzun gerçekleştirmesi gereken bir gelişim aşması var unutmayın.
Tüm yaz ona geniş alanlarda oynama imkanı yaratın. Büyük parklar, bahçeler ,yemyeşil çimler, sahiller. Toplar, ipler ,bisikletler, geniş alana yayabileceği oyuncaklar, her yaştan arkadaşlar . Bu tür ortamlar hem çocuğunuzu mutlu edecek hem de her gelişim alanını destekleyecektir. Güvenliğinin sağlanması elbette önemli ama bunu olması gereken düzeyde tutmalısınız. Onu özgür bırakın, evhamlarınızdan , ona bir şey olacak kaygılarınızdan uzaklaşın.
Sürekli farklı ortamlara girmesi için imkanlar yaratın , gittiğiniz yerlerdeki nesnelerin isimlerini söyleyin, oradaki insanların neler yaptığını anlatın. Öğrendiği her yeni şey zihinsel gelişimini, sohbetleriniz dil gelişimini destekler. Biliyorsunuz yaşayarak öğrenme her zaman daha kalıcıdır. Meraklı sorularına bıkmadan cevap verin.
Okula giden çocuklar yaz aylarında bazen derslerden kurtulamıyor. “Hadi kitabını da okumalısın”, “bilgilerini unutmamalısın” müdahaleleri olabiliyor. Bu tür yaklaşımları sık olması halinde doğru bulmuyoruz. Yazın kitabını okuyabilir ama zevk aldığı, merak ettiği alanlarda kitapları olmalı. Dersler de okul zamanında yapılan aktivitelerdir. Tatil zamanları çocuğun dinlendiği dönemler olarak algılanmalıdır. İyi bir tatil sonrası mutlu olan bir çocuk dersleri için daha fazla motivasyona sahip olacaktır.
Mutlu bir yaz geçirmeniz dileği ile...

Bebeğinizin Alışveriş Listesi

Yazar: Unknown Tarih: 02:47 Kategori: , , , Yorum: (0)

Bebeğinizin Alışveriş Listesi

Ailenize yeni birinin katılmasına çok kısa bir zaman kaldı ve sizi tatlı bir hazırlık telaşı sardı! Alınması gereken pek çok şey olsa da özellikle doğum sonrası için, kendinize öncelikli bir ihtiyaç listesi hazırlayın.
Bebeğinizin Alışveriş Listesi
Temizliği ve bakımı için gerekenler;
  • Islak mendil ve temizleme havluları
  • Şampuan, sabun, bebek losyonu, pişik kremi, pamuk
  • Bebek termometresi
  • Alt değiştirme örtüsü
  • Bebeklere özel tırnak makası
Beslenmesi ve uykusu için gerekenler;
  • Farklı çeşitlerde biberon ve biberon emziği
  • Bir kaç farklı emzik çeşidi
  • Biberon ve emzik hijyeni için sterilizatör
  • Biberon ısıtıcısı ve biberon taşıyıcısı
  • Diş kaşıyıcı
  • Emzirme minderi
Banyosu için gerekenler;
  • Bebek küveti ve filesi
  • Banyo süngeri
  • Duş termometresi
  • Başlıklı bebek bornozu
Giyisileri için gerekenler;
  • Yeni doğanlar için bebek bezi
  • Hastane çıkış seti
  • Body, atlet, tulum, pijama, önlük
  • Patik ve çorap
  • Eldiven
  • Mendil
  • Penye şapka
  • Yelek ve hırka
  • Mont, atkı, eldiven gibi aksesuvarlar
Odası için gerekenler;
  • Bebek karyolası
  • Bebefon
  • Yorgan, çarşaf, nevresim takımı
  • Battaniye ve pike
  • Cibinlik
  • Minder
  • Gardırop
  • Şifonyer
Yolculuk için gerekenler;
  • Bebek malzeme çantası
  • Bebek arabası
  • Araba koltuğu
  • Kanguru

Baby-Boomstyle : Tebrikler hamilesiniz! Peki şimdi neler olacak?

Yazar: Unknown Tarih: 02:41 Kategori: Yorum: (0)

Bebek Gelişimi
Tebrikler hamilesiniz! Peki şimdi neler olacak?
Hormonlarınız bir süredir size anne olmanızın vakti geldiğini fısıldıyordu. Bir bebek resmi bile gördüğünüzde içinizde garip bir duygu hissediyorsunuz. Siz farketmeden bu duygu sizi hayatınızın en büyük deneyimine hazırladı bile. Şimdi miniğinizi kucağınıza almaya karar verdiniz. Tebrikler hamilesiniz! Peki hamilelik serüveninde sizi neler bekliyor?
1. Ay : Vücudunuz yeni bir döneme giriyor.
Adetten kesildiğiniz ilk ayınızda sabah bulantıları, hassasiyet, şişkinlik, uyku düzensizliği, yorgunluk gibi şikayetleriniz olabilir. Vücudunuzun yeni bir hormonal dengeye alışmaya çalıştığı bu dönemde bu gibi şikayetler gayet normaldir. Siz bebeğinize alışmaya çalışırken vücudunuz bebeğinizi gelişirken koruyacak plasentayı oluşturmuş ve hormon yapmaya başlamıştır. Bebeğiniz embriyo denen hücreden gelişmeye başlar ve bu dönemde baş ve vücuda sahiptir. Bebeğinizin beyni, ağzı, gözleri, iç kulakları ve sindirim sistemi gelişmeye, sinir sistemi, beyni, kalbi ve akciğerleri şekillenmeye başlamıştır. İlk ayınızın sonunda embriyo yaklaşık 6 cmm büyüklüğüne ulaşır.
2. Ay : Bebeğinizin kalbi dakikada 150 kez çarpıyor!
İlk ayda hissettiğiniz şişkinlik ve hassasiyetin devam ettiği bu dönemde şikayetlerinize mide yanması, sık idrara gitme, yiyeceklere karşı aşırı istek ya da isteksizlik, kabızlık, baş dönmesi fenalaşma eklenebilir. Karnınızın büyüdüğünü farkedersiniz ve kramp ya da sancı hissedebilirsiniz. Bu sırada vücudunuza iyice yerleşen bebeğinizin böbrek, kalp, sinir sistemi gelişmeye, esas organ ve sistemleri tam olmasa da belirginleşir. El ve ayak parmakları büyümeye, bacakları uzmaya, kıkırdak dokuları gelilmeye başlar. Yüz özelliklerini almaya başlar. Embriyodan gelişip bu dönemden itibaren fetus adını alan bebeğiniz siz farketmeseniz de hareket etmeye başlar ve 2,5 cm büyüklüğündedir.
3. Ay : Savulun,tekmelemeler geliyor!
Psikolojik olarak ilk ay belirtilerine alıştığınız bu dönemde karnınızı iyiden iyiye hissetmeye başlarsınız. Kıyafetleriniz bel ve göğüslerinizin büyümesiyle size dar gelmeye başlar. Cildinizdeki gerilme sizi rahatsız ederken göbeğinizin üstünden aşağıya doğru uzanan koyu çizgi bir süre orada kalabilir. Duygusal iniş çıkışlar yaşayabileceğiniz bu dönemde dalgalı ruh haliniz gayet normaldir. Siz vücudunuzdaki bu değişikliklere alışmaya çalışırken bebeğinizin yüzü şekillenmeye başlamış başı dikleşmiştir. Ayın sonuna doğru organları çalışmaya başlar ve idrarını bir torba şeklinde oluşmuş idrar torbasına yapar. İleride eline geçecek herşeyi kemireceği dişleri gelişmeye başlar ve kafası tüylenir. Cinsel organlarının da gelişmeye başladığı bu dönemde boyu artık 2 katına çıkmıştır ve yaklaşık 6 cm, ağırlığı 15g’dır.
4. Ay : Başparmağını emmeye başladı bile!
Sabah bulantıları ve yorgunluğunuzu daha az hissedeceğiniz bu dönemde rahminizdeki ilk kıpırdanmaları yaşabilirsiniz. Göbeğinizin iyiden iyiye kendini belli edeceği bu ayda rahminizin büyümesine paralel olarak kısa süreli sancılar duyabilirsiniz. Ancak bu aydan itibaran siz bebeğinize o da size alışmaya başlamıştır. Bebeğinizin saçı, kaşları el ve ayak tırnakları şekillenir ve ses telleri, tad alma duyusu gelişir. Başparmağını emmeye başlar ve ışığa duyarlılık gösterir. Bu ayda bebeğinizin tüm organları gelişmiştir ve bebeğiniz soluk alma verme işlemini amniyon sıvısını içine çekerek gerçekleştirir. Bebeğinizin iskeletinin henüz yumuşak olduğu bu dönemde gelişim hızlıdır ve 12-14 cm boyuna, 250 g ağırlığına ulaşır.
Hamilelikte bebek gelişimi
5. Ay : Kız mı, erkek mi?
İştahınızın oldukça açıldığı bu dönemde kilonuza dikkat etmelisiniz. Rahmin karın içinde iyice büyüdüğü 5. Ayda göğüslerinizden colostrum denen ilk süt gelebilir ve göğüs ucunuzun rengi koyulaşmaya başlayabilir. Saçlarınızda bir parlama olur ve cildiniz güzelleşir. Vücudunuzun taşıdığı ağırlık nedeniyle sırt ve bel ağrıları yaşabilirsiniz. Siz psikolojik olarak da bebeğinizle bir bütün olduğunuz bu dönemde bebeğiniz aktifleşmiştir. Beyinde koku, tat, görme ve dokunma alanları gelişmeye başlamış, duyusal gelişimi için önemli bir evreye girmiştir. Bu dönemden itibaren bebeğinize şarkı söyler ve kitap okursanız sizi duyabilir. Düzenli olarak uyur ve uyanır, el ve tırnakları büyümeye diş kökleri gelişmeye başlar. Artık cinsiyeti belirlenmiştir ve boyutları geçen ayların iki katına çıkmıştır. Boyu yaklaşık 20 cm, ağırlığı 500 g’dır.
6. Ay : Bebeğiniz size tepki veriyor!
Vücudunuzun iyice genişlediği bu dönemde cildinizde çatlaklar, diş etlerinizde kanamalar olabilir. Ağır yağlı ve kızarmış yiyecekler mide yanmasına neden olur. Işığa karşı duyarlı olabileceğiniz bu dönemde rahim kaslarındaki gerilme sizi doğuma hazırlar. Eğer kasılmalar saatte 4 veya üstüne çıkarsa doktorunuzla görüşmeniz gerekir. Bu dönemde bebeğinizin dudakları daha belirgindir ve gözleri gelişmiştir. Işık kaynağına göre bağını çevirebilir, hıçkırabilir, öksürebilir. Ciğerlerinde hanüz hava olmasa bile bazı solunum hareketlerini yapar. Bu dönemde bebeğinizin cildi hala kırmızı, kırışıktır ve 4 saatte bir kendini yenileyen amniyo svısı ile korunmaktadır. Boyu 28-35 cm, ağırlığı 700-900 cm civarındadır.
7. Ay : Gelişimini tamamlamak üzere!
Bebeğin en fazla büyüdüğü bu periyotta bedeninizdeki değişimler hızlanır. Rahim göğüs kafesine yice yaklaşır ve nefes darlığına neden olabilir. Bacak krampları, sırt ağrıları ve basur gibi rahatsızlıkla yaşanabilir. Bebeğinizin yvaş yavaş aşağıya inmeye başladığını hissettiğiniz bu dönemde hamileliğe ait geçmiş dönem belirtilerini daha ağır hissedersiniz. Psikolojik olarak hassaslaşacağnız bu dönemde doğum ve annelik hakkında endişeler yaşabilirsiniz. Sizin ağırlaştığnız bu dönem bebeğinizin hareketlendiği zamandır. Bebeğinizin cildi halen kırmızı ve kırışıktır. Beyin ve sinir sistemi gelişir, uyuma ve uyanma zamanlarını hissedebilirsiniz. Eğer erkekse testisleri skrotuma doğru aşağıya hareket eder. Kan üretimini kemik iliği yapmaya başlar ve akciğeri gaz değişimini yapacak kadar güçlenmiştir. Bebeğinizin boyu 35 cm, ağırlığı 1300-1500 g civarındadır.
8. Ay : Bebeğiniz yeni dünyasına neredeyse hazır!
Yalancı doğum sancıları hissedebileceğiniz bu dönemde uyumakta zorluk çekebilirsiniz. Mide rahatsılıklarınız artabilir ve kabızlık yaşayabilirsiniz. Bu dönemde şikayetlerinizi diğer aylardan daha belirgin hissetmeye başlarsınız. Bebeğinizin beslenmeye en çok ihtiyaç duyduğu bu dönemde sizinde iştahınız iyice açılabilir. 8. Ayda bebeğinizin tekmeleri daha güçlü hissedilir. Dışarıdaki sesleri duyup tepki verebilir. Gözleri artık açıktır ve ışığa duyarlıdır. Kemiklerin sertleşmeye devam ettiği bu dönemde amniyon sıvı doruğa ulaşır. Bebeğinizin bağışıklık sistemi gelişmeye ve kendi antikorlarını üretmeye başlamıştır. Cildinin pembeleştiği bu dönemde bebeğiniz dış dünyaya tamamen hazırdır. Bebeğinizin boyu 40*45 cm, ağırlığı ise 2000-2500 g civarındadır.
9. Ay : Birlikte tatlı bir maceraya hazır mısınız?
Bir başka maceraya başlayacağınız keyifli bir yolculuğun sonuna geldiniz. Artık karnınızdaki basıncı bebeğin aşağıya doğru inişini iyice hissediyorsunuz. Nefes alma konusunda diğer aylara göre rahatladınız. Bu dönemde kasılmalarınız sıklaşır ve kalçanızdan leğen kemiğinize bir ağrı hissedebilirsiniz. Oturduğunuz yerden kalkmakta zorluk yaşayabilir uyumakta zorluk çekebilirsiniz. Bu son ayınızda tüm bunların yanında hissedeceğiniz en belirgin şey ise heyecandır. Siz bebeğinizle kucağınıza almanın heyecanını yaşamaya, o dış dünya ile tanışmaya hazırlanır. Bebeğinizin kafa kemikleri doğumu kolaylaştırmak için yumuşaktır ve rahime doğru döner. Hareketleri kısıtlandığından daha sessizdir. Uyku ve uyanıklık dönemleri vardır. Giderek tombullaşır ve derisi pembeleşir. Artık sizinle uzun bir maceraya atılmaya hazırdır.

Doğum Öncesi Endişeler

Yazar: Unknown Tarih: 02:27 Kategori: , , , Yorum: (0)

Hamile olduğu müjdesini alan annenin yaşadığı ilk duygu kuşkusuz mutlu olmaktır. Mutluluğa eşlik eden şaşkınlık ve heyecan sonrasında bu güzel haber baba ile paylaşılmaya hazırdır.

Evliliğinizde büyük bir değişim yaratacak olan bu güzel haber beraberinde bir takım endişeleri de aklınıza getirebiliyor. Bu endişelerin varlığını başlangıçta normal bir süreç olarak kabul ediyoruz. İlk kez yaşamanız , nasıl olacağını , neler yapmanız gerektiğini tam olarak bilememeniz ve büyük sorumluluk gerektiren bu durum sizdeki endişelerin kaynağını oluşturur.
Bu endişelerin varlığı sağlıklı bir hamilelik süreci için ne zaman tehlike olmaya başlar sorusunun cevabı :
bu endişelerin düzeyinin arttığı zamanlardır.

Yaşanan endişeler; anne adayının günlük yaşamını olumsuz etkilemeye , eşi ve çevresi ile iletişiminin bozulmasına neden olmaya başlamışsa, duygudurumun kötüye gittiği ( kişinin zamanla mutsuzlaştığı ) veya bu mutsuzluğun uzun sürdüğü , endişe yaratan düşüncelerin sıklaştığı, bazen uyku düzeni ve iştahın bozulduğu durumlarla sıklıkla karşılaşılıyorsa bir tehlike olarak algılanmalı ve kısa zamanda ortadan kaldırmak için gerekli çaba gösterilmelidir.

Bu süreçte anne adayına destek olacak ve onu rahatlatacak ilk kişi güvendiği doktorudur . Eşin ve yakın çevrenin desteği de tüm hamilelik süreci boyunca devam etmelidir.

Doğum öncesinde genellikle yaşanan endişeler:

Bebeğim sağlıklı ve normal doğacak mı? Bu endişeye sahipseniz ilk yapmanız gereken yakın çevrenizdeki birçok bebeğin sağlıklı doğduğunu yeniden hatırlamak ve bilimin bu konuda ne kadar ilerlediğini kendinize söylemektir. Artık birçok gelişmiş test doğum öncesi bir problem olup olmadığını tespit edebiliyor.
Bebekle beraber bütün vücudum değişecek , eskisi gibi olamayacağım:

Hamileliğiniz süresince bebeğinizi beslemek ve sağlıklı gelişimine destek olmak için kilo almanız otomatik bir sonuç olarak karşınıza çıkacaktır. Fakat kilo alımını belli bir düzeyde tutmak da sizin elinizde. Bunu sağlamak için doktorunuzla iletişim halinde olmanız, sizin ve bebeğiniz için verdiği listelere uymanız ve kendinize doktorunuzun önerdiği düzeyde bir hareket alanı sağlamanız yeterli olacaktır.

Kendinize güven bu süreçte çok önemlidir. Birçok anneye söylediğim ilk şey ; bu sürecin keyfini çıkarmak. Endişelerden uzak ; her ayın ve her ay bedeninizde yaşanan değişimlere karşı hissettiğiniz o anlatılmaz duyguların tadına varmanız mutlu bir hamilelik için önemlidir .
İyi bir anne olabilecek miyim ?

İyi bir anne olup olamayacağınızı anne olduktan sonra görebileceksiniz. Bu nedenle şimdiden bu düşünceyi uzaklaştırın ve sadece kendinize güvenin. Doktorunuzla sık sık iletişim halinde olun, neler yapmanız gerektiğini öğrenin, sağlıklı bir hamilelik için güvenilir kaynaklardan yararlanın. Geçmişte iyi yaptığınız birkaç şeyi hatırlayın. Bunları başaran sizseniz iyi bir anne olmayı da başarabilirsiniz.
Eşimle olan ilişkimde bir değişim olacak mı ?

Bebekle birlikte eve yeni bir hareket gelecek ve üzerinizdeki yük artacaktır. Eskiden dışarı çıkabiliyorken bebekle birlikte enerjinizin düştüğünü ve evde daha fazla zaman geçirdiğinizi göreceksiniz. Sohbetlerinizin çoğunun konusu bebeğiniz olacak. Yani bir değişim elbette ki söz konusu. Yeterli sabır, destek ve sevgi ile anne baba olmanın keyfini yaşayacak ve başlangıçtaki zor dönemleri birlikte aşacaksınız.
Bebeğimi sevecek miyim ?

Bu endişeyi dile getirmeyen ama yoğun bir şekilde hisseden anne sayısı az değildir. Yaklaşık dokuz ay boyunca hareketlerini hissettiğiniz, büyük emek verdiğiniz ve merakla beklediğiniz bebeğinizi sevmeniz tabi ki beklenen bir duygu. Doğum sonrasında hemen bu duyguyu hissedemeyen anne aslında normal bir süreç yaşar. Bu bağın oluşması için biraz zamana ihtiyaç duyabilirsiniz.

Sağlıklı bir hamilelik geçirmeniz dileği ile…

Psikolog Eda Gökduman

Doğum yöntemine nasıl karar vermeli?

Yazar: Unknown Tarih: 01:56 Kategori: , , , , , Yorum: (0)

Sabır ve metanetle geçen 9 ayın sonunda, doğumunuzun en hafif şekilde gerçekleşmesine ve bebeğinizi en sağlıklı şekilde kucağınıza almanıza yardımcı olacak pek çok doğum tekniği var. Annelerin rahat ve ağrısız doğum yapabilmeleri için uzmanlar sürekli olarak çalışıyor ve sizlere çeşitli doğum teknikleri sunuyor.

Doğum yöntemine nasıl karar vermeli?

Doğum zamanı yaklaştıkça, verilmesi gereken en önemli kararlardan biri de doğum için hangi tekniğin doğru olacağıdır. Bünyeniz kadar psikolojiinizi de yakından ilgilendiren bu konuyla ilgili doğum bilgileri edinmeli ve en doğru kararı verebilmek için iyi değerlendirmelisiniz. Genellikle 18 - 36 yaş aralığında olan ve ilk doğumunu yapacak annelerin normal doğum yapabilme ihtimali yüksektir. Ama daha genç ya da daha ileri yaşlarda olan anneler için bu seçenek risklidir.
İçinizdeki sesi dinlemenin yanı sıra doktorunuza da danışarak, en ideal doğum yöntemini belirlemelisiniz.

Normal doğum nedir, nasıldır?

  • Gerekli şartlar yerine geldiğinde doğumun vajinal yolla ve normal koşullarda gerçekleşmesine denir.
  • Zamanı geldiğinde gerçek doğum kasılmaları başlar. Önceleri seyrek olsalar da düzenli aralıklarla gelen ağrılar, giderek daha sık, daha uzun süreli ve daha şiddetli olmaya başlar.
  • Belli bir standartı olmasa da, saatte bir gelen ve 15 - 20 saniye kadar süren düzenli ağrılar başladığında doktorunuzla temasa geçmeniz gerekir.
  • Normal doğumlar kendiliğinden olabildiği gibi, vakum veya forseps gibi müdahaleler de gerektirebilir.
  • Doğumun birinci evresinde, ağrıların başlamasından hemen sonra serviks açılır. Açılma uzunluğu 10 cm'e kadar çıkar.
  • Doğumun ikinci evresinin başlaması için serviksin tam olarak açılması gerekir. Bebeğin dışarı çıkmasına kadar süren bu 2. evrede, şiddetli ve düzenli kasılmalarla itilen bebek, incelen serviksten kolaylıkla geçer ve vajinaya ulaşır.
  • Doğumun üçüncü ve son evresi, bebeğin dışarı çıkmasıyla başlar ve plasentanın dışarı çıkmasıyla son bulur. Bebek tamamen dışarı alındığında, plasenta ile bağlantı sağlayan göbek kordonu kesilerek anneden ayrılır.
  • Genel olarak doğum ortalama 14 - 15 saat sürer ama daha kısa sürmesi de mümkündür.

Suni Sancı Nedir ?

  • Zamanı geldiğinde başlaması gereken sancılar her şeyin uygun olmasına rağmen başlamadığında ya da var olan kasılmaları desteklemek gerektiğinde kullanılır.
  • Anneye serumla ‘oksitosin’ hormonu verilir. Bu hormon annede suni kasılmalar başlatır.
  • Oksitosin, normal şartlarda beynin ‘hipofiz’ denilen bölgesinden salgılanır ve rahimde kasılmalar yaratmak dışında, sütün memeden dışarı atılmasını sağlar.
  • Suni sancı ile oluşan kasılmalar, doğal kasılmalardan daha sık, daha düzenli ve daha şiddetli olur.
  • Uygulanan bu tekniğe rağmen yine de doğum ilerlemezse sezaryene geçilir.

Epiyozlu doğum nedir, nasıldır?

  • Normal doğum sırasında bebeğin doğumunu kolaylaştırmak ve doğumda oluşabilecek yırtıkları önlemek için çıkış bölgesinin kesilmesidir.
  • Doğumda bölgeyi genişletmek için kesilir ve doğum sonrasında yeniden dikilir.
  • Bu kesiğe epizyotomi denir ve bebeğin çok daha kolay çıkabilmesini sağlar.
  • Gerekmediği sürece yapılmaz ama bölgenin anatomik yapısının bozulma riski varsa bölgeyi korumak amacıyla uygulanır.
  • Operasyon sırasında lokal anestezi uygulandığı için ağrı duyulmaz.

Forsepsle veya vakumla doğum nedir, nasıldır?

  • Bebeğin kulak çevresinden geçerek başını tamamen kavrayan, metal alete 'forseps' denir.
  • Çan şeklindeki metal başlığı bebeğin başına yaslayarak, vakumla dışarı doğru çekilmesine ise vakumla doğum denir.
  • Normal doğumların %10'unda doktorlar, doğuma yardımcı olması için forseps veya vakum kullanmayı tercih edebilir.
  • Bebeğiniz sıkıntı belirtileri gösteriyorsa veya doğum kanalında sıkışırsa ya da siz yeterince hızlı itemiyorsanız, bu aletler bebeğinizin hayatını kurtarmaya yardımcı olur.
  • Bu tür sıkıntılı durumlarda eğer sezaryen olmak istemiyorsanız, bu teknikler normal doğum yapabilmenizi sağlar.
  • Genel olarak anne için vakum daha az travmatik olurken, bebek içinse forseps daha az risklidir.
  • Bebek açısından kalıcı ve tehlikeli riskler taşımaması için, her iki yöntem de usulüne göre uygulanmalıdır.

Sezaryen nedir, nasıldır ?

  • Sezaryen bir operasyon olduğu için, operasyona ilişkin genel riskleri de taşır. Bu yüzden prensip olarak ilk seçeneğin normal doğum olması gerekir.
  • Bebeğin rahim içindeki durumu önemlidir. Anne veya bebeği tehdit eden ve beklenmeyen herhangi bir durumda sezaryen gerekli olabilir.
  • Günümüzde çoğunlukla ilk doğumlarda ya da bebeğin baş bölgesinden gelmemesi gibi pozisyonlarda sezaryen tercih edilir.
  • Tıbbi gereklilikler yüzünden, zorunlu olarak sezaryenin seçilmesi de söz konusu olabilir. Bu gereklilikler hamileliğin son dönemlerine doğru netleşir ve sezaryen planlı bir şekilde gerçekleştirilir.
  • Seyrek olarak, normal doğum sırasında gelişebilecek acil durumlarda da sezaryene geçilebilir.
  • Sezaryene başlamadan önce hazırlıklar konusunda anne bilgilendirilmelidir.
  • Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra epidural anestezi ya da Spinal anestezi ile anne acıya karşı duyarsızlaştırılır ve karın bölgesinin alt kısmından yaklaşık 8 - 9 cm’lik, yatay bir kesi yapılır.
  • Karın duvarı açılır ve kesik derinleştirilerek tüm karın katları açıldıktan sonra rahim duvarına gelinir.
  • Ardından bebeği anne karnında besleyen ‘plasenta’ rahmin içinden çıkartılır ve bebek uygun şekilde kesikten dışarı alınır.
  • Normal doğumda olduğu gibi sezaryende de göbek kordonu kesilir. Plasenta rahmin içinden alınır.
  • Annenin karın içi temizlenir, kanayan yerler kontrol edilir, varsa müdahale edilir ve karın duvarı tekrar anatomisine uygun olarak dikilir.
  • Son olarak cilde estetik dikiş yapılır. Ameliyat ortalama 30 - 35 dakika sürer. Ardından anne 10 - 15 dakikalık gözlemin ardından doğum servisine gönderilir.

Epidural anestezi nedir?

  • İstenilen bölgenin tamamen uyuşturulmasına denir. Yani bir tür lokal anestezidir.
  • Omuriliğin etrafını saran tabakanın dış kısmına ‘epidural’ aralık denir.
  • Eğer anne tercih ederse epidural anesteziyle bu aralığa ilaç uygulanır ve bölge uyuşturularak, ağrıların giderilmesini sağlar.
  • Bu yöntem hem normal doğum da hem de sezaryende güvenle kullanılabilir. Her ikisinde de amaç ağrıların giderilmesidir.
  • Uygulanan ilacın dozu doğru ayarlandığında, sadece his kaybı oluşur ama fonksiyonlarda kayıp olmaz.
  • Bu yöntem genel anesteziye göre daha az komplikasyon sağlar.
  • Rahim ağzı belli bir açıklığa geldikten sonra epidural anestezi uygulamaya devam etmek mümkün değildir.
  • Bazı durumlarda epidural anestezi doğumun ilk safhasını etkilemez ama ikinci safhayı uzatabilir. Böyle durumlarda forsepsle veya vakumla doğuma devam edilir.

Spinal anestezi nedir?

  • Spinal ve epidural anestezi aynı etkiye sahiptir. Uygulama farkı; spinal anestezi sıvı dolu kese içerisine enjeksiyonu yoluyla yapılır. Epidural anestezide ise kese dışındaki alana (epidural aralık) enjeksiyon yapılır.
  • Spinal kord ve sinirler, içinde spinal sıvı (beyin omurilik sıvısı) bulunan kesede yer alır. Bunun etrafında ise epidural alan bulunur.
  • Spinal enjeksiyonda etkinin başlaması, önce spinal yapıldığı için daha çabuk olur.
  • Sezaryenle doğum yapacak anne için ilk tercih edilen yöntem spinaldir.

Suda doğum nedir?

  • Annenin 35 - 37 derecede sıcak suyla dolu bir havuzda gerçekleştiği alternatif bir doğum tekniğidir.
  • Doğum sırasında sıcak suyun gevşetici etkisinden yararlanılır. Sıcak su, doğal sancılanma sürecinin başlamasına yardımcı olur ve anneye herhangi bir ilaç, ağrı kesici veya suni sancı verilmez.
  • Su, vücudu rahatlatan endorfin hormonunun salgılanmasını kolaylaştırarak doğum gerilimini azaltır.
  • Doğum başladıktan sonra bebeğin kalp atışları ve annenin tansiyon ölçümleri yapılır.
  • Bebek, anne rahminde de suda olduğu için bir su ortamından başka bir su ortamına rahatlıkla geçer ve şoka uğramaz.
  • Doğum gerçekleştikten sonra anne normal doğum masasına alınır ve kanama kontrolü yapılır.
  • İlk kez doğum yapan annelere ve riskli gebelik grubundakilere önerilmez. Ayrıca HIV, hepatit ve aktif genital enfeksiyonu olan anneler, daha önce sezaryenle doğum yapan veya çok kilolu olan anneler, bebeğin ters gelmesi, çoğul gebelik, bebeğin 4 kilonun üstünde olması, erken doğum, annenin; astım, kalp, şeker veya yüksek tansiyon gibi hastalıklarının olması, su kesesinde sorun olması gibi durumlarda suda doğum yapılamaz.